Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | nehir kıyısı | bank n. | ||
Polluted rivers are a matter for the countries along their banks. Kirlenmiş nehirler, kıyılarındaki ülkeler için bir sorundur. More Sentences |
||||
General | nehir kıyısı | riverside n. | ||
He took a vitalizing walk along the riverside. O nehir kıyısı boyunca canlandırıcı bir yürüyüş yaptı. More Sentences |
||||
General | nehir kıyısı | river bank n. | ||
During Prohibition, that river bank was the drop-off for black market whiskey. İçki yasağı sırasında, bu nehir kıyısı karaborsa viskinin bırakıldığı yerdi. More Sentences |
||||
General | nehir kıyısı | riva n. | ||
General | nehir kıyısı | wharf [obsolete] n. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | nehir kenarı/kıyısı | riverfront n. |
Construction | ||
Construction | üzerinde ev, dükkan ve restoranlar bulunan nehir kıyısı | riverfront n. |
Marine Biology | ||
Marine Biology | orta amerika’ya özgü, nehir kıyısı boyunca yuva yapan bir yengeç | river crab (platychirograpsus typicus) n. |